https://cennet03.wordpress.com/2012/01/02/fen-ve-teknolojinin-hayatimizdaki-yeri/
FEN VE TEKNOLOJİNİN HAYATIMIZDAKİ ÖNEMİ
Teknoloji ise insanların istek ve ihtiyaçlarını gidermek için araçlar,yapılar veya sistemlerin geliştirildiği ve değiştirildiği bir süreçtir.
Fen ve teknolojinin bir çok ortak yönü vardır.Her ikisinde de benzer beceriler ve zihinsel alışkanlıklar kullanılır.Fen ve teknolojiyi birbirinden ayıran en önemli özellik ,amaçlarının farklı olmasıdır.
Fenin amacı; doğal dünyayı anlayarak açıklamaya çalışmak,Teknolojinin amacı;insanların istek ve ihtiyaçlarını karşılamak için doğal dünyada değişiklikler yapmaktır.
Fen ve Teknolojinin amacı ise;doğal dünyayı anlamak için öğrencilere yol göstermek ve onların Fen ve Teknoloji ile ilgili pozitif tutumlar geliştirmelerine yardımcı olarak,öğrendiklerini günlük hayatta kullandırmak ve öğrencilerin bundan zevk almasını sağlamaktır.
Fen ve Teknoloji dersi,günlük hayat ile ilişkinin en kolay kurulabileceği derslerden biridir.Çünkü günlük hayatta kullandığımız bir çok alet,makine,sistem,bir çok olayın sebebi-sonucu fen ve teknoloji dersinin kazanımlarına dayanmaktadır.Fen ve Teknoloji dersinde öğrendiklerimizin,günlük hayattaki yerini örneklerle açıkladığımızda,hayatımızdaki yerini ve önemini çok daha iyi anlamış olacak
.ATATÜRK’ ÜN BİLİM VE FEN İLE İLGİLİ SÖZLERİ
Evet; ulusumuzun siyasal , toplumsal yaşamında ulusumuzun düşünce bakımından eğitiminde de kılavuzumuz bilim ve fen olacaktır.
Ülkemiz içinde uygar düşüncelerin , çağdaş ilerlemelerin bir an yitirmeksizin yayılması ve gelişmesi gerektir. Bunun için bütün bilim ve fen adamlarının bu konuda çalışmayı bir namus borcu bilmesi gerekir.
BİLİM VE TEKNOLOJİ HABERLERİ
SAF SU 48 DERECEDE DONUYOR

Bilim insanları yüzde 100 saf suyun ancak sıfırın altında 48 derecede donabildiğini buldu.
Utah Üniversitesi fizikçilerinden Valeria Molinero ve meslektaşı Emily Moore, geliştirdikleri bilgisayar programı yardımıyla saf su moleküllerinin ancak sıfırın altında 48 santigrat derecede küçük kümecikler oluşturduklarını, bu kümeciklerin oluşumundan sonra suyun donabildiğini tespit etti. Araştırmanın sonuçları “Nature” dergisinde yayımlandı.
Suyun donabilmesi için, su moleküllerinin etrafına tutunabileceği partiküller olması gerekiyor. Ancak gerçek saf suda hiçbir yabancı madde bulunmadığı için su moleküllerinin, etrafına toplanacakları ilk adacığı kendilerinin oluşturması gerekiyor.
Molinero’ya göre, sıfırın altında 48 santigrat derecede dört su molekülü, diğer bir molekülün etrafında toplanarak, donma için gerekli ilk iskeleti oluştur
KÖTÜ BESLENMEK UNUTKAN YAPIYOR
![]() |
Unutkanlıktan yakınanların hızla artmasının nedenlerinden biri olarak “kötü beslenme”nin yaygınlaşması gösteriliyor. Bu fikre ben de katılıyorum. Hatta sadece bedeni değil ruhu kötü beslemeninunutkanlık problemini yaygınlaştırdığını düşünüyorum. İşin ruhsal yanına yazının sonunda değineceğim, önce yeme-içme yanlışlarımızla unutkanlık arasındaki ilişkiyi bir gözden geçirelim
KALP KENDİSİNİ TEDAVİ ETME POTANSİYELİNİ TAŞIYOR
”Nature” dergisinde
![]() |
yayımlanan araştırmada çocuklarda kalbin gelişiminde anahtar rol oynayan timosin beta 4 (TB4) adlı proteinin, yetişkinlerin kalbinde ”uykudaki” kök hücreleri uyandırabildiği saptandı.
University College London‘dan bilim adamlarınca yapılan araştırmada, bunun,kalp krizi geçirildiğinde kalbin etrafındaki damar ve kasların kendi kendilerini onarabileceği anlamına geldiği belirtildi.
İngiliz basınında çıkan haberlere göre, fareler üzerindeki deneylerde, söz konusuproteinin kalbin performansını %25’e varan oranda artırdığını saptayan bilim adamları, şimdi birkaç yıl içinde insanlar üzerinde denemelere başlamayı planlıyor. Araştırmanın başkanı Prof. Paul Riley, günün birinde, kalp krizi riski olan bir kişinin bu ilaca başlayabileceğini ve kalp krizi geçirmesi halinde kalbinin kendi kendisini onarmaya başlayabileceğini söyledi.
Kısa bir süre öncesine kadar, diğer organların aksine kalbin kendisini yenileme yeteneğine sahip olmadığı zannediliyordu. Bu, bir kişi kalp krizigeçirdikten sonra kalbinde oraya çıkan tahribatla, yaşam kalitesi düşmüş olarak yaşaması anlamına geliyordu. Prof. Peter Weissberg de:
”Beş sene önce bile insanlar bunun bir bilim kurgu, bir fantazi olduğunu söylüyorlardı. Bu, uzun bir sürecin başlangıcı” dedi.
Weissberg, kalbin durumunda küçücük bir iyileşmenin hastanın yaşam kalitesinde büyük bir gelişme olarak yansıyacağını kaydetti.